24 Şubat 2015 Salı

UÇMAK...

Sorun ne biliyor musun?
Uçmak...
Evet, bildiğin uçmaktan bahsediyorum...
Şimdi aklına kuşlar gelecek belki, ben "uçmak" deyince...
Martılar...
Adını bilmediğin ama gökyüzünde süzülüşleri gözünün önüne gelen onlarca kuş...
Gökyüzü gelecek aklına, masmavi derinlikler...
Sonsuzluk...
Yemyeşil yapraklar, ağaçlar gelecek...Dallarında kuşlar...
Tüm bunlar, ben uçmak deyince gelecek aklına...
Ama asıl sorun uçamamak...
Hani şu adını bilmediğin kuşların yapıpta, bizim yapamadığımız şey işte...
Uçabilmek...
Çünkü kaçmak daha kolay olacak uçunca...
Yalanlardan ve savaşlardan kaçmak...
Senede bir defa göçmek mesela...
Senede bin defa ölmek yerine...
Çünkü susmak daha kolay olacak uçunca...
Tüm haksızlıklara gözlerini kapatıp uçmak...
Çünkü düşmek diye bir şey olmayacak artık...
Önündeki tek engel bulutlar olacak...
Çünkü sevmek ve bilmek daha kolay olacak...
Çünkü umutlanmak daha kolay olacak uçunca,
Kanatlanmak...
Çünkü İstanbul daha güzel olacak uçunca,
Kız kulesi...Adalar...
Çünkü simit daha ucuz olacak uçunca,
Su bedava olacak...
Kimbilir...
Çünkü insanlar daha aciz görünecek gözüne...
Uçunca...
Çünkü insanlar daha bariz gülecekler sana,
Uzaktan bakıp, bakıp...
"Özgürlük" gelecek akıllarına şairlerin,
Sen pencere kenarında ekmek kırıntılarıyla oyalanırken,
Bir çift göz gizli gizli seni izleyecek, perdelerin arasından...
Çünkü bir günün bir gününü tutmayacak...
Her gün yeni bir gün olacak belki de...
Çünkü yalnızlık bir anlam bulacak...
Bir dağın tepesinde ya da boş bir vadide...
Gecenin bir yarısı...
Tek bir şey değişmeyecek belki de...
Ölüm...
Çünkü vurulup, düşmen an meselesi olacak yine...
Ansızın ve hesapsızca...

Yazan :  Derin uyku Adamı

Tarih : 30.11.2010